Sayfalar

18 Şubat 2013 Pazartesi

Hayallerde Yaşayanlar

"Çok güzeldi ama bir o kadarda kısa, tıpkı rüyalarım gibi."

          Bir hikaye yazmak istiyorum içindede ondan olsun. Uzunca saçları olsun, gözleri mavi, elleri pamuk, ama yalnız olmasın yanına da bir tane benden ekleyeyim. Upuzun bir yolda beraber yürüsünler. Onlar yürüdükçe ben etraflarını güzelleştireyim. Renk katayım mesela gökyüzüne, mavi olsun gözleri gibi. Yıldızlar serpiştireyim gece olunca karanlığa, gözlerinde ki parıltılar gibi, gündüz olunca taç yapayım taksın saçlarına. Ve geceyi aydınlatan bir ay ekleyeyim yukarıya, hiç bitmeyecekmişçesine çevresine yaydığı sonsuz enerji gibi.

"Bu hikayenin de bir sonu olacak değil mi ?" diye sorsun kız çocuğa.

"Hayır olmayacak, kimse bu sonu okuyamayacak." diye cevaplasın çocuk.

"Merak etme yazanı tanıyorum, o izin vermez kötü bitmesine." desin son olarak.

          Yandan bir soğuktur esinti gelir, çocuk montunu çıkarıp kıza verir. Öylece gözden uzaklaşırlar bu yarattığım sonsuz yolda.


         Her birimiz bazen böyle hikayeler, senaryolar oluştururuz kafamızda. Arzuladığımız, tutkuyla peşinden koşturduğumuz, herşeyden çok istediğimiz şeyler hakkında olur bunlar. Öyle birşeydir ki bu ; küçük bir kutu içerisinde önüne evreni sunsalar sen yine onu tercih edersin. Ne kadar uzaksa, ne kadar imkansızsa, o kadar değer kazanır kafanda. Seni sürekli motive eden birileride olur etrafında; sürekli "boşver" derler, "başkasını bulursun", "bir o mu var", "ucunda ölüm mü var?" derler. Biliyorum ucunda ölüm yok hatta onu düşündüğümde midemin kasılmasına neden olan, vücudumu titreştiren, kalbimin ritmini bozan o enerjinin zamanla azalacağını da biliyorum. Peki bu yolda savaşmak varken, ona ulaşabilme ihtimali dururken neden bu enerjiyi yollayayım ki bünyemden.


          Yaşamak yada yapmak istediklerimin ufak bir hikayesini daha doğrusu simülasyonunu yarattım ve başıboş bıraktım kafamda. Halen yol alıyorlar öylece, varsın alsınlar bir sonu yok bunun. Hayallerim de yaşatıyorum, var ediyorum onu ama kim bilir belki gerçeğiyle de yaşarım bir gün zor olsada.

Kapının Ardında

      






          Uzun zamandır tüm kapıları dışarıya kapatmış, dört duvar arasında kendi minik dünyamda yalnız başıma yaşarken bu kapıların dışarıdan zorlandığını hissettim. Evrene sürekli olarak olumsuz düşünceler yollayan ben, bu kapının ardında yatan güzelliklere şaşırdığımı söyleyebilirim.Tüm bunlar bana yapılan bir şakaydı belkide yada daha önce böyle güzelliklere alışık olmadığımdan tüm bunlara inanmakta zorluk çekiyordum. Kim bilir belkide bununda sonunda bir kötülük olacaktı ve o yüzden önüme serilmişti. İnsanoğlu işte; bir kere inancını yitirdiğinde onu tekrar yakalamak, yakalasan bile tutabilmek hiç kolay olmuyor. Bazen beynimin içinde bir karınca yuvasının olduğuna inanıyorum. Onlarca düşünce dolaşıyor içinde, onlarca teori ve her birini o kadar gerçek kılıyorum ki hangisini seçeceğimi ya da açtığım onca yoldan hangisine gireceğime karar veremiyorum. Bu beni hep ortada bırakan, kararsız kılan ve ileride keşke diyeceğim hareketleri sergilememe neden olan nokta. Sanırım yardıma gereksinim duyduğum tek konu budur.

          Kapımın ardındaki güzelliklerden bahsedecek olursak; düşündükçe içimi titreştiren yani biraz feromon, bir insanın, bir dostun gerçekten yanında olduğunu öğrenmek, bilmek ve kalmak bir sebep ararken onu bulmak yada bulduğunu sanmak. Tüm bunların birbirine vesile olması ise bu güzellikleri ve güzelliği daha bir özel kılıyor diğerlerinin yanında. Küçükken önüme döküp saatlerce oynadığım legolarım gibi hepsi birleştirmem için önümde toplanmış gibiler sanki. Peki bu legoları birleştirip tüm bu güzelliklerin bir bütününü ortaya çıkartmak varken, neden kutusuna kaldırmak gibi bir düşünce dolaşıyor beynimde. Üstelik bunu tutkuyla isterken ve arzularken. Sanırım birleştirdikten sonra ortaya çıkacak olan bütünün de olumsuzluklar barındırmasından korkuyorum. Herşey olacağına mı varır yoksa biz mi yaratırız olacakları, bazen kestirmek çok güç. Küçükken pikniklerde dereye iki tane dal parçası bırakır hanginin önde gideceğini takip ederdim heyecanla. Şimdi ise tüm bunları kendi yoluna bırakıyorum ama ayrı ayrı dallar değil tek bir dal olarak. Ya bir yere ulaşacak ya da ilk rastladığı engelde takılıp orada kalacak.