Sayfalar

13 Ocak 2013 Pazar

Sorgulayan sesler




         Bazen ... Bazen mutlu olursun hani ama içinde tarif edilemeyen bir huzursuzlukta eşlik eder buna. Ulaşılamayacağını düşündüğün şeye olan arzunu söndürmeye çalışırsın onun yerine karar verip, onun gözünden kendini eleyerek. Kendine itiraf etmekten kaçınırsın tuttuğun tarafı, çünkü inkar etmek; kendini kandırmanın en kolay yoludur gözünde. Ve yolda kendi sesinle karşılaşırsın irkilerek.

"Bu kadar korkak mısın? " diye sorar sana. 

"Neden kaçıyorsun savaşmak varken ? Neden yenilgiyi kabul ediyorsun sonunu bilmiyorken ? " diye sorar sana zalimce.

          Kendime olmayan güvenimle ve silahsız nasıl savaşabilirim ki ? Düşmanım alt edemeyeceğim kadar büyük fakat büyük olduğu kadarda zayıf. Belkide savaşıpta yenilmeyi kaldıramayacağımdan dolayı boyun eğiyorumdur. 

"İnsan savaşmaktan neden korkar ki? En azından denemiş olup, yaşayacağın pişmanlıkları ortadan kaldırırsın? " diyerek çalışmadığım yerden sordu yeniden.

          Bu sesin dikkat etmediği bir konu vardı. Savaşıpta yenildiğinde sürülmez misin sahip olduğun topraklardan ? Ebedi bir kayıp ihtimali varken, boyun eğip isteklerini dizginlemek daha karlı değil midir sence ? 

         Ben halen veremedim bunun cevabını, halen arıyorum. Hele bide o isteğin yanlış ve başka kişiler tarafından elde edileceğini düşünmek cepheye hazırlasada beni, o ses yine ortaya çıkıp;
"Sen yanlış dediğin o kişilerden daha mı çok hak ediyorsun bu isteğe sahip olmayı ?" diye soruyor ve ben yine o sesi lanet ederek uzaklaştırsamda, yankıları hep beynimin içinde dolaşıyor. Zaten insan o kişilerin hep yanlış olduğunu düşünüp kendini haklı kılmaz mı ? Her neyse, bana gelecek olursak; ben o sesin haklı olabilmesinden korkuyorum. Onun haklılığı benim hiçliğimi gösterir ve peki ya ben bir hiçsem ?